
Merhaba,
Kasım 2016’dan beri elimden geldiğince kamp etkinliklerine katılmaya çalışıyorum. İlk kampımı Kasım 2016’da bireysel olarak Yedigöller‘de türlü olaylar ve maceralarla tamamladıktan sonra ( bunu başka bir yazıda anlatırım ) tadı güzel gelen kamp hayatına atıldım. Çok fazla kamp yapmamış olsam da her kampın ardından güzel dersler çıkararak neler yapmam ve yapmamam gerektiğini daha iyi anlıyorum. Gelelim en son yaptığım kamp maceramı anlatmaya. Facebook ve Instagram’da takip ettiğim Kamp ve doğa hayatı || KMP grubunun etkinliğiyle İnönü Yaylası‘nda yaptığımız kampla ilgili izlenimlerime.
İnönü Yaylası’na gitmeden önce internette araştırdığım kadarıyla doğal poligon olduğu yazıyordu. Aslında savaş provasının yapıldığı bir alan olduğunu oraya vardığımızda anladım 🙂 Pompalı tüfekler, ağır silahlar, 14’lüler havai fişekler falan bildiğin seslerden dolayı savaş alanına geldiğini düşünebilirsiniz. Sanırım yaylada kulübesi olan herkes oraya özellikle silah kullanmaya geliyor 🙂 Yolda çektiğimiz onca zahmete değdiği mi değdi ama silah işi biraz tedirgin ediyordu bizi. Zira şikayetlerden sonra gece karanlığında çadırların dibine gelip havaya sıkıp kaçıyorlardı. Alanda tuvalet var ama nasıl var 🙂 İşinizi görür en azından. Aydınlatma yok. Telefon çekmiyor. Belki bir iki noktada Turkcell çekiyor o da varla yok arasında. Odun konusunda sıkıntınız olmasın yakacak bir sürü odun bulabilirsiniz. İçme suyu kaynağı var, su sıkıntınız olmaz. Temiz ve güzel bir havası var. Kamp yapmak için çok güzel bir yer ama tavsiye eder misin derseniz bence başka rotalara yönelin 🙂
Kampa giderken yukarıda bahsetmiş olduğum grupta istanbul’dan hareket edecek olan dünyalar tatlısı, gönülleri de kendileri gibi güzel olan Ahmet ve Nurgül çiftinin aracına misafir olup beraberce gittik. Kamp alanında ki en iyi ve yakın arkadaşlarım bu güzel kalpli çiftti. Yemeklerini paylaştılar, sohbetlerini, masalarını, her yemekten sonra Türk kahvelerini, yüreklerini paylaştılar benimle. Tanıdığıma gerçekten memnun oldum ben bu çifti. Bebek bekliyorlar, ALLAH sağlıklı, sıhhatli, vatana millete ailesine hayırlı bir evlatlarının olmasını nasip etsin 🙂 Sizi tanıdığıma gerçekten memnun oldum 🙂 Navigasyon sağolsun bizi bayağı bir dolandırsa da sağ salim vardık kamp alanına 🙂 Hemen çadırlarımızı kurduk ki ben çadırı kurarken fark ettim benim emaneten aldığım çadırın üst örtüsü yok aynı zamanda gece karanlığı aynı zamanda yol yorgunluğu ile sanırım çadırı çok şekilsiz ve biçimsiz kurmuşum 🙂 Bunların farkına sabah vardım. Hatta dış örtüsünün olmamasından dolayı gündüzleri transparan bir hale dönmesi de cabası. Belki de kampın en biçimsiz ve saçma çadırı benimdi diyebilirim 🙂 Emanet çadırla çıkarsan bir de kontrol etmeden çıkarsan olacağı bu 🙂 Yalnız yazının başında da dediğim gibi silah sesleri çok rahatsız edici ve çok fazla dikkat dağıtıyor. Alışıyorsunuz bir süre sonra ama herkesin fıtratı farklı olduğu için aynı şeyi herkes için söylemek doğru olmaz.
Hindistan işgalinde ki Keşmir‘den öğrenci olarak gelen Yakin ve Sierra-Leone‘dan aynı şekilde gelen öğrenci Nooh‘la bu kampta tanışmam benim için biraz ekstra güzel oldu. Bu ikiliyi açıkçası böyle bir organizasyonda tanıyacağımı düşünmüyordum ama oluyormuş demek ki 🙂 Yakin Marmara Üni.’de PDR Masterı yapıyor, Nooh’da aynı Üni.’de İlahiyat Lisans okuyor. 7 Aydır Türkiye’deler ve Türkçe’leri çok güzeldi. Sıkı olmasa da iyi bir Hint filmi takipçisi olduğumu düşünüyorum, Hint filmlerinden tutun kültürüne kadar, güzelliklerinden tutun yemeklerine kadar bir çok şeyi konuştuk. Siyaset bile yaptık 🙂 Nooh ise çok sessizdi, iyi Türkçe konuşuyordu ama sessizdi. Daha sonra ki kamplarda denk gelirsek onunla da güzel sohbetler edeceğimizi düşünüyorum 🙂 Tanıdığıma sevindiğim güzel iki insandı ikiside. Kamp ateşinin başında kulaktan kulağa oynarken bu ikili sayesinde kelimeler tamamen değişim yaşıyordu 🙂 Sizi tanıdığıma memnun oldum 🙂
Ateşte her daim sıcak suyu ve çayı bulunan Zafer’le tanıştık mesela. Sabah uyandığımızda demliğinde sıcak suyu hazırdı, çayı demliydi 🙂 Cem ve Semih aynı şekilde kamp boyunca sohbetlerinin güzelliği, eğlenceli kişilikleriyle benim için güzelliklerden biriydi. Çok güzel insanlar tanıdım. Çok iyi arkadaşlar edindim, heybemde yine bidolu güzel insan biriktirdim. Yayla’ya giderken ulaşım konusunda yaşanan sıkıntılar, yaylanın poligon hatta tabiri caizse savaş alanı oluşu, Jandarma’ya ulaşamama ulaşsan da iplenmeme, belediyenin ücretsiz tahsis etmeyi taahhüt edip sonra bu taahhüdünden vazgeçmesi gibi olumsuzluklar gelse de başımıza eğlenmemizi, bu etkinlikten keyif almamızı engellemedi. Organizasyonda emeği geçenlerin hepsine, organizasyona katılıp birbiri ile güzel hoş vakit geçiren tüm kampdaşlara teşekkürler 🙂 Ben bu ekibi sevdim 🙂
İnönü Yaylasının Olumlu yönleri
+ Tuvalet var ( en azından çiçek toplamaya gitme derdi yok 🙂 )
+ Ateş için odun sıkıntısı çekmiyorsunuz
+ Tamamen temiz bir hava
+ İçme Suyu kaynağı bulunuyor
İnönü Yaylası Olumsuz Yönleri
– Kontrolsüzce silah atışları yapılıyor
– Ulaşım gerçekten problem
– Hiç bir operatör çekmiyor ( Bir kaç noktada Turkcell çekiyor ama çok uğraştırıyor )
– Aydınlatma yok
– Silahlardan dolayı Jandarma’yı aradığınızda ya hiç gelmiyor ya da bilerek sanırım geç geliyorlar
Başka bir kamp macerasında görüşmen üzere 🙂
Bir yanıt yazın